Melez Kampı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Melez Kampına Hoşgeldiniz!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 İlk Günüm ~

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jill Violet Temple

Jill Violet Temple


Lakap : Ji, Vi, Let, Vio
Mesaj Sayısı : 24

İlk Günüm ~ Empty
MesajKonu: İlk Günüm ~   İlk Günüm ~ Icon_minitimePerş. Tem. 14, 2011 12:20 pm

Long Island kıyısı, kesinlikle kampın en muhteşem yeriydi benim için. Manzara o kadar güzeldi ki, içimi huzurla dolduruyordu. Genelde huzur dolu biri değilimdir. Hatta hiç değilimdir. Fakat orası, sakin kalmamı sağlayan, beni maceracı ve tehlikeli düşünce ve planlarımdan sıyıran tek mekandı. Evet, orayı seviyordum ve geldiğim ilk gün keşfetmiştim. O zamanlar, Oliv Demeter Kulübesi’nde kalıyordu. Perc ait olduğu yere, Zeus Kulübesi’ne gitmişti. Kuzenim oraya gidince hiç şaşırmadım doğrusu. Bizden büyük ve sorumluluk sahibi olması, çok güçlü olması zaten başka bir kulübeye yakışacağını düşündürmüyordu. Oliv, Demeter’in ailemize neler yaptığını bilmeden kardeşleri ile çoktan kaynaşmıştı. Ki, bu da beni deli ediyordu. Sevdiğim insanlar çok az sayıdaydı. Kuzenlerim ve bir iki yakın dostum. Onların da benden başka birisine çok değer vermesi beni deli ederdi. Yine de Oliv’i üzmemek için hiçbir şey belli etmemiştim. İkisi de kendi kulübesindeyken, ben de Apollon Kulübesi’nden habersizce çıkıp kendi kafamı dinlemek için buraya gelmiştim. Her zaman oturduğum yere ilk defa otururken, “Vay be! Apollon Kızı!” diye düşünmüştüm kendi kendime. Yunan Mitolojisini çok iyi bilirdim. Apollon’un en sevdiğim tanrı olması da tesadüf değildi. Bana hala karışık gelse de, yavaş yavaş anlayabiliyordum. Ömrüm boyunca karanlıktan, soğuktan, yalandan, sanat sevmeyenden nefret ettim. Apollon’un tek bir özelliği bana uymuyordu, o da Sağlık Tanrısı olması. Ben insanları iyileştirmezdim ki. Ben insanları iyileştirmeyi bile düşünmezdim, düşünmeyecek kadar bencil ve umursamazdım. Bu yüzden Oliv ve Perc oldukça şaşırmıştı, sonra da gülmeye başlamışlardı.
Apollon’u düşünmeyi bırakıp, ilk defa annemi düşünmeye başlamıştım bu sefer. Yetimhanedeyken ne annemi, ne de babamı düşünürdüm. Hayatta olup olmadıkları hiç umurumda değildi. Beni yetimhaneye bırakıp gidecek kadar düşünüyorlarsa beni, ben onları hiç düşünemezdim. Evet, düşüncem böyleydi. Belki de bu düşünce beni bu kadar bencil ve umursamaz yapmıştır, kim bilir? Long Island kıyısında oturmuş düşünürken kendi kendime “Belki babam onun hakkında birkaç şey söyleyebilir bana” dedim. “Belki bana neden yetimhanede kaldığımı açıklayabilir, kuzenlerimin de” Annemin nasıl bir hayatı olduğunu, nasıl biri olduğunu, beni –daha doğrusu bizi- korumak için neler yaptığını bilmiyordum. Nasıl öldüğünü… Artık amacım Apollon ile bir yolunu bulup konuşmak olmalıydı. Bana annemi anlatmalıydı. En azından bunu bana borçluydu.
Melez Kampı’nın hayatımı nasıl değiştireceğini düşünüyordum. Birçok kardeşim vardı şimdi. Hiç istemediğim kadar kalabalık bir aile. Burada kişiliğimin değişmeyeceğine dair söz verdim kendime. Kendime bu konuda hakim olmalıydım. İstediğim son şey, sevgi kelebeği gibi ortalıkta uçuşmaktı. Aradan 3 yıl geçti ve neyse ki öyle değilim. Canavarlar, tanrılar, görevler. Hepsi birer maceraydı, hayatım oldukça tehlikeliydi. Bunun verdiği mutluluksa paha biçilemezdi. Yaşayacaklarımı düşünürken gülümsemeden edemiyordum. İkinci sözüm ise, kuzenlerimin başına bir şey gelmesine asla izin vermememdi. Zekiydim o zamanlar –ki, hala öyleyim- Melez Kampı’nın dostluğumuzu da etkileyeceğini düşünebiliyordum. Onlardan nefret etsem de, ölmelerine asla izin vermeyecektim. Gerekirse ben ölecektim. Bu konuda da söz verdim kendime. Üçüncü sözüm ise sevgili konusundaydı. İstediğim kadar eğlenebilirdim ama aşık olmak gibi bir aptallığa asla düşmeyecektim. Bu o zamanlar bana çok kolay bir şeymiş gibi gelmişti, onun için de kendime söz verdim. Madem söz vermeye başlamıştım –alışılmadık bir şeydi- kendime bir söz daha verdim. Mutlaka kedi alacaktım. Son sözümü düşündüm, sözlerimi tutmak olmalıydı bu da. Söz vermek omuzlarıma çok büyük bir sorumluluk yüklüyordu. Bu kadar umursamaz ve güvenilmeyen birinin söz vermesi, ne kadar değerli olabilirdi ki? Benim için oldukça önemliydi. Hiç istemediğim bir sorumluluğun altına itilmiş olsam da, sonunda ölüm de olsa tutardım sözlerimi. Çok nadiren verdiğim sözler, sadece kendimeydi. Başkasına çok zorda kalmadıkça söz vermeyecektim.
Şu ana kadar kendime ve başkalarına verdiğim tüm sözleri tuttum. Fakat bir tanesini tutamadım. Şimdi Melez Kampı’nda geçirdiğim ilk gündeki Jill’den özür dilemek için geldim yine Long Island kıyısına. “Verdiğim bir sözü tutamadım, Jill. Çok üzgünüm”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
 
İlk Günüm ~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İlk Günüm ~
» Kamptaki ilk günüm

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Melez Kampı :: Melez Kampı :: Long Island Kıyısı-
Buraya geçin: