Melez Kampı
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Melez Kampına Hoşgeldiniz!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Yellow

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jill Violet Temple

Jill Violet Temple


Lakap : Ji, Vi, Let, Vio
Mesaj Sayısı : 24

Yellow             Empty
MesajKonu: Yellow    Yellow             Icon_minitimePerş. Tem. 14, 2011 12:27 pm

İlkbaharın o nefis günlerinden biriydi yine. Güneş parıldıyordu, insanı canlandıran bir hava vardı. Kulübeye tıkılıp kalamazdım tabii ki. Sabah sabah kulübeden dışarı fırladım. O anda yanında olmak istediğim tek insan vardı, farkındaydım ama kendime yediremiyordum. Gururum buna el vermiyordu. Amaçsızca ortalarda dolanmaya başlamışken, kendimi yetim gibi hissettiren ahırlara takıldı gözüm. Kendimi yetim gibi hissettiriyordu çünkü herkesin bir pegasusu varken benim yoktu. Bazen üşengeçliğimden, bazen sinirli olduğumdan, bazen istemediğimden bir türlü pegasus edinememiştim, tam 3 yıl boyunca. Şimdi ne üşeniyordum, ne de sinirliydim. Hem de istiyordum. Derin bir nefes aldım, kararlı bir biçimde ahırlara seri adımlarla yürümeye başladım. Gören de beni çok önemli bir iş görüşmesine gidiyorum sanırdı. Benim için öyleydi gerçi.
Ahırların büyük kapısını açtım. Tüm pegasuslar yaptıkları işi (su içmek, otlanmak gibi önemli işler) bırakıp bana bön bön baktı, sonra işlerine geri döndüler. Sadece aralarından bir tanesi beni görür görmez bir köşeye kaçıp sindi. Ahırlara girip yavaş yavaş yürümeye başladım. Pegasuslar daha önce hiç bu kadar büyük gözükmemişlerdi gözüme. Bana bön bön bakan bir pegasusa “Naber?” diye sordum yılışıkça, sonra da buna güldüm. Ben adım attıkça korkup köşeye sinmiş olan pegasusa gözüm takıldı. Toyluktan yeni çıkmış genç bir pegasustu. Ben ona yaklaştıkça korkuyordu. Altın sarısı tüyleri, kuyruğu ve yelesi vardı. Çakmak çakmak bakan gözlerinden korktuğu nasıl da belli oluyordu. Karşısında dikilip “Ne kadar korkak bir şeysin sen öyle!” dedim küçümseyerek. Hafifçe inledi. Bu sefer ona acımaya başladım. “Bak,” derken ona ufak ufak yaklaşmaya başladım. “Benden korkmana hiç gerek yok. Sana neden zarar vereyim ki? Yani, canavarların ciğerini sökmek varken, sana neden dokunayım?” Yaklaşmamdan -belki de söylediklerimden- daha da huzurlanmış, tedirgince sindiği köşede yerde kıvranıyordu. Elimi uzatıp yavaşça sevmeye başladım. “Aferin, kızım. Adını Yellow koyacağım. Sarı tüylerin için değil, çok korkak olduğun için” dedim gülerek. O da kıvranmayı bırakmış, sevmeme izin veriyordu.
Birkaç dakika öylece sevdikten sonra yanına oturdum. Artık o da bana alışmış gözüküyordu. Ama hala korktuğunu çok fazla yaklaştığımda kıvranmasından fark ediyordum. “Ne yapacağız biz seninle?” diye sordum yumuşakça. “Daha benden korkuyorsun, canavarları görünce ne yapacaksın, kaçacak mısın?” Sorum beni oldukça eğlendirmişti. Gülerken sevmeye devam ediyordum. “Eğer benim pegasusum olacaksan, bazı kurallarım var!” dedim ciddileşirken. “Birincisi, nazlanmak yok. Gel dedim mi gelecek, git dedim mi gideceksin. İkincisi, trip atmak yok. Kaldıramam ben öyle şeyler.” Bilmiş bilmiş kurallarıma devam ederken, o da gözlerini dikmiş dinliyordu. Belki de içinden “Ne saçmalıyor bu deli?” diye geçiriyordu. Yine de, kurallarım bitinceye kadar beni dinlemeye devam etti. Biraz daha onunla kaldıktan sonra kalkıp “Yarın yine geleceğim” dedim. Ahır kapısına doğru ilerlerken içimi bir mutluluk kaplamıştı. Artık benim de bir pegasusum vardı. Gülümserken dönüp arkama baktım, Yellow arkamdan bakıyordu…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
 
Yellow
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Melez Kampı :: Melez Kampı :: Ahırlar-
Buraya geçin: